KENDİ ZİNDANIMIZ



   Kapı gıcırtısına ve bir de şu lavabonun ıslak terliklerine çorapla basmaya deli olurum. Abi o degil, terliğe basmadan önce tereddüt yaşıyorum ya o deli ediyor aslında beni. Dalgınlıkla basıversen... ama öyle değil işte. Islak olup olmadığını anlayamadığım terliği görünce girdiğim ruh halime ben de anlam veremiyorum. Çıkar çorabı basıver demi. Yok olmaz.. O an o çorapları çıkarmak bir gazeli ezberlemekten daha zor geliyor. Neyse kendimi tanıtmadım. Adım Can soyadım Korkmaz. 17 nisan 2000 tarihinde istanbul da doğdum. Bir anadolu lisesinde ikinci sınıfa geçtim. Kardeşim yok. Annem de istanbul da doğmuş ama anneannemgil urfalı. Kökleri urfa. Annem kürt ve müslüman.37 yaşında ve ev hanımı. Babam da istanbul da doğmuş büyümüş ama o da aslen sivaslı. O türk. Babam da müslüman ama ne biliyim hiç annem gibi değil. Yani cumadan cumaya derler ya hani o da o fırkadan işte. Devamlı annemle dalga geçer bu konularda zaten. Mezhepleri farklıymış sanırsam annemle babamın. Geçen amcam aysel teyzemle tartışırken duymuştum. Annem şafi babam da hanefiymiş. Ama ben zerre anlamam o ayrı. Neyse babam diyodum o da 40 yaşında esnaf.
    Aile profilimiz kafanda canlanıvermiştir zaten hemen. Ne babam ne annem ne dayım ne teyzelerim ne amcalarım ne de diğer akrabalar inan bana kafandaki yerleşmiş tiplere aykırı gelmez. Cuk diye oturur walla. Kendileri hakkında ikişer cümle etmem yeterli. Hemen onlara uygun yüzleri yerleştirirsin hafızanda.
   Peki hayatımı okumak sana ne katacak o zaman? Bu yazıyı okuduktan sonra "lan aynı selim abinin kayınnasıgil ya" diyeceksen bir anlamı var mı? Hayır değerli okuyucum. Tabiki de ulvi bir amacım var. Zira her işin bitti hiç tanımadığın bir ergenin hayat hikayesini mi okuyacaksın? Amacım ne biliyor musun sevgili okuyucu; Kafandaki kavramlar var ya .. Ne gibi mesela dedigini duyar gibiyim, hemen açıklıyorum; insan, dünya, açlık, kürt, türk, din, tanrı, sevgi aklına ne gelirse... bu kavramların içini doldurmak istiyorum. Özellikle de ÖZGÜRLÜĞÜN... Eminim ki kafanda bana yapıştırmayı düşündüğün etiket inanilmaz fazladır. Nasil iç çamaşırlarımızla pantolonlarımızı aynı çekmecelere koymuyorsak insanları da aynı çekmeceye koymuyoruz. Burada kötü olan insanların kategorize edilmesi değil tabiki. Burada kötü olan insanları ayırdığımız sınırların bir çekmece kadar masum olmaması. Neye göre ayırıyoruz şahsiyetleri? İyilik kavrami nedir kötülük kavrami nedir? Şimdi hangi etiketi aldım ben söyle bakiyim. Ergen filozof mu? Ya da dur, artiz liseli mi? Beni tanımlamak zorundasın değil mi? Yoksa olmaz. Çünkü hafızanda etiketi alnına yapıştırılmamış insan yok. En masumunun alnında etiketsiz yazılı etiket vardır. Kaldı ki şimdiden seni düşünmeye sürükleyecek şu satırları yazan ben. Bana düşünen sivilceli mi diyeceksin yoksa. 'Acaba neymiş şu kavramlar ya' dan daha çok kulağımda küpe olup olmadığını mı merak ediyorsun? Sana tavsiyem beynindeki lc waikikide çalışan personel titizligindeki hücrelerine söz gecirebilmen. Bırak bu sefer farklı bir amaç uğruna çalışsınlar. Sabret ve tut onları.
    Adım Can; ismimi ben seçmedim. Erkek olmayı ben seçmedim. Kürt bir ana ile türk bir babayı ben seçmedim. Hapiste yatan amcayı, toprağın altindaki yengeyi ben secmedim. Esenlerde doğmayı ben seçmedim. Esmer olmayı,cılız olmayı ve köse olmayı ben seçmedim. 15 yaşında olmayı ben seçmedim. Eğer annem ve babam o gece titaniği izleseydi belki daha 14 olacaktım. Sadece bunlar mı sence bana sorulmayanlar.. Hayır tabiki de. Dinimi ben secmedim. Mezhep midir her neyse onu ben secmedim. Şu an evde savunulan ideolojiyi ben secmedim. Evde devamlı izlenen kanalı ben secmedim. Eve devamlı gelen gazeteyi ben secmedim. Oturduğumuz evi ben secmedim. Yaşadığımız şehri, konuştuğumuz komşuları, yakar top oynadığım çocukları ben secmedim. Gittiğim ilkokulu, sınıf öğretmenimi ben secmedim. Şimdi bütün benliklerimi önüme koyduğumda; benim seçtiklerim seçmediklerimin arasında yok denecek kadar az. 'Eee ne yapalım yani benim adımda burak ben de...' dediğini duyar gibiyim lütfen hücrelerine söz geçir demiştim. Bak güzel abicim; ben senin gözünde 15 yaşında bir asalak olabilirim. Ama sen 25 yaşında elinden düşürmediğin o dokunmatik cihazına hd porno yüklerken ben varlık sancısı, anlam sancısı çekiyordum. Senin gözünde zerre miskal önem taşımayan bu sözler benim için nefes kadar hayati. O yüzden beni tanımlaman sana birşey kazandırmaz. Lütfen lafımı bölme. Ne diyordum; evet bu hayatta hiç kimse doğacağı yerini,ırkını, kültürünü.. vs secmiyor. Bunun ağrısı değil zaten karnımdaki. Soruyorum sana; neden elimde olmayan şeylerden dolayı itin g.tüne sokuluyorum ben. Yazık değil mi bana. Ben o kadar merak etmiyorum ırkımı, sana ne oluyor? Kürdüm veya türküm veya ikisinin karışımı türdüm sana ne? Müslüman bir ailedenim ya da budist bir ailedenim sana ne?  Şafiyim veya şiiyim sana ne? Aleviyim veya aborjinim sana ne? Sordun mu bir kere bana sen ne düşünüyorsun diye? Senin ideoloji fışkıran gözlerinin neden kurbanıyım? Beni neden esaret altına almaya çalışıyorsun? Çünkü sen de özgür değilsin. Kendine hücre arkadaşı arıyorsun.
    Babam veya annem acaba en son ne zaman 'Can sence...'ile başlayan cümle kurdu? Ne zaman benim seçimim merak edildi? Alnıma etiket yapıştıran sınıf arkadaşlarım ve facebookta en çok arama motorunu kullanan siz uçkuruna düşkün facede ekli ağabeylerim acaba bir kere olsun Can ne diyor diye merak ettiniz mi? Hayır tabiki de... Çünkü siz de o görünen insanlar değilsiniz ki. Hepiniz etiketlerinizin kurbanı olmuşsunuz. Siz insanları tanıma yerine tanımlarken sizden parçalar gitmiş ama farkedememişsiniz. Her insanda sizin parçanız var aslında. Siz diye bişey kalmamış ortada. Siz daha var olamadınız ki neyi nasıl düşüneceksiniz? Siz hep dublör olarak devam edeceksiniz. Sizin ötekileştirdikleriniz aslında sizden kopan birer fıtrat parçaları idi. Beni elimde olmayan şeyler uğruna aşağılayanlar hiç bir zaman kendi öz benleri için birşey yapmadılar. Herkes görünmez tribünlerine oynadı. Ben hiç bir zaman rahat değilim derken bazıları oturduğum sırayı kastettigimi zannederek halime şükretmem gerektigini zirvaladi. Yarinki sınavı ne yapacağız diye endişe duyan bernalar hiç bir zaman başka türden birşey için endişe duymadı.
    Ve hiç bir zaman böyle insanların içinde 'neden varım', 'iyi insan nasıl olur veya iyi insan neden olmalıyım' gibi sorularıma cevap bulamadım. Ne babamın uğruna hayatını harcadığı ideolojisi bunlara cevap oldu ne de annemin öpüp başına koyduğu güllü yasinleri.
    Neden bir ben boşlukta hissediyorum. Ahmet, kerem, selma, ayşenur onların hepsi cevaplamış mı tüm bunları. Yoksa onların aileleri çok mu bilinçli. Biz de onların ailesinin ideolojisinden olsak ben boşluktan kurtulabilir miyim acaba? Peki ya sen hücrelerine hakim olmakta zorlanan sabırsız okuyucu? Sen boşlukta mısın? Inandığın dinden tut oy verdiğin partiye kadar sen yüzde yüz emin misin hayat boyu savunduğun doğrularından? Hiç mi şüphe yok içinde? Katolik bir anneden ve ateist bir babadan olma bir kanadalı olsan hala aynı doğrularını savunur muydun mesela? Bizim samet var sınıfta bi tane annesi nakşimiymiş neymiş mesela babası da öyle herhalde. Acaba samet de o kanadalı olsaydı yine aynı samet mi olurdu ki? Ama ben size açık yüreklilikle diyorum ki: ben yine Can'ım. Senin öveceğin yok bırak ben mütevaziliğimi bozayım. Benim hiç bir zaman tribünlerim olmadı. Aklıma yatmayan içime sinmeyen hiç bir şeyi hiç bir zaman savunmadım. Hiç bir şeyi tanımadan ne sevdim ne de düşman oldum. Ben dibine kadar Can'ım. Peki ya sen dibine kadar okuyucu? SEN DİBİNE KADAR KENDİN MİSİN?

Yorumlar

  1. İnsanin ic dunyasina iyi bir ayna tutmussun gayet güzel.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Şerefsiz Bir İnsanım

Hayatın Kaynağı / AYN RAND

OKUR-YAZAR OLMAK/OLMAMAK